Başbakan Erdoğan, grup toplantısında yaptığı konuşmasında partililere hitap etti.
Başbakan Erdoğan, grup toplantısında yaptığı konuşmasına, Irak Musul'da IŞİD tarafından rehin alınan Türk diplomatların durumlarına değinerek başladı.
ORTADOĞU'YA BATAKLIK DEDİLER
Başbakan Erdoğan'ın konuşmalarının satır başları;
"Bir hükümet, ülkesindeki konsonlosluğa adeta kendi milleti gibi güvenliğine sahip çıkmalıdır. Irak'ta merkezi hükümet bunu başaramadı. İnşallah Musul'da rehin tutulan diplomatik personelimiz geri getirilecektir. CHP ve MHP genel başkanları bu sıralar Ortadoğu'ya bataklık diyorlar. Bu ırkçılıktır, tarih bilmezliktir, cahilliktir, kendi aslını inkar etmek demektir.
ZANNEDERSİNİZ Kİ PARİS'TE LONDRA'DA DOĞDU
Zannedersin ki onlar Paris'te, Londra'da doğmuş. Çıkıpta bir bölgeyi bataklık diyemezsin. Ortadoğu'yu hep bataklık dediler. Varsa yoksa Akdeniz dediler, Batı dediler..
DÜNYANIN NERESİ OLURS OLSUN BATAKLIK DİYE TARİF EDEMEZ
Dünyanın neresi olursa olsun insafı ve vicdanı olan bir kişi bataklık diye tarif edemez. Hele hele etnik dini irtibatlarımızın olduğu bölgeye bataklık demek sorunları büyütmekten başka hiçbir gayeye hizmet etmez. Türkler 1071’de Malazgirt’ten başlayarak, bugün Ortadoğu denilen bölgede etkin oldular.
OSMANLI CİHAN DEVLETİ DÖNEMİNDE...
Kudüs’e yönelik haçlı seferlerinin durdurulşmasında Selçuklular ön safta yer aldılar. Birbiriyle sürekli savaşan kesimlerin bir arada tutulmasında Selçuklular etkin oldular. Selahaddin Eyyubi komutasında Küdus’un yeniden feth edilmesinde türkler en ön safta oldular. Osmanlı cihan devleti döneminde, güç birliği yapabilmesi mümkün hale geldi. Osmanlı idaresinde bu bölge tarihinin en sakin ve huzurlu dönemlerini yaşadı. Bundan 100 yıl önce 1914 yılında birinci dünya savaşı başladı. Bölgenin sakin huzurlu dönemi sona erdi.
GENÇLERİMİZ ZEYTİNDAĞI'NI MUTLAKA OKUSUN
Osmanlı devletinin büyük başarıyla idare ettiği topraklar, cetvelle çizilen sınırlarla birbirinden ayrıldı. Bölgenin hassasiyetini bilmeyenler, geldiler asırlar boyunca bitmeyecek çatışmaların nifakın tohumlarını ektiler ve gittiler. Giderken petrolü aldılar, petrolün yerine de gözyaşı bıraktılar, acı bıraktılar, kan bıraktılar. Gençlerimize defalarca kitap tavsiyesinde bulundum. Gençlerimize bir kez daha buradan tavsiye ediyorum. Osmanlı’nın son dönemlerini anlatan Zeytindağı isimli kitabı gençlerimiz okusunlar. Bizim nasıl bir millet olduğumuzu anlatan safahatı gençlerimiz mutlaka okusunlar.
DÜŞMANLAR NİŞ KASABASINI İSTEMİŞLERDİ
Yakup Kadri, Zeytindağı isimli eserin ön sözünde, “Bizden Belgrad’ı aldıkları zaman düşman delegeleri Niş kasabasını istemişlerdi. Osmanlı delegesi ayağa kalkarak, “ne hacet bari İstanbul’u da size verelim” demişti.”
ANKARA NEYSE HALEP OYDU
Babalarımız için Niş İstanbul’a o kadar yakındı. Çocuklarımızın Avrupası ise Marmara ve Meriç’te bitiyor. Evet 100 yıl önce dedelerimiz için İstanbul neyse Medine oydu. İzmir neyse Beyrut oydu. Ankara neyse halep oydu.
TÜRKİYE DIŞINDA RASTLAYAMAZSINIZ
Evli çiftlerin isimlerinin Ayşe Ali olduğuna Türkiye dışında rastlayamazsınız. Çocukların isimlerinin Mehmet Ali Osman Bekir olduğuna Türkiye dışında rastlayamazsınız. Bakın şunu iftiharla ifade etmek durumundayız. Kerbela hadisesinden alınması gereken ibretlik dersi alanlar en başta Türkler olmuştur. Biz rahmet peygamberinin torunu, efendimiz Hazreti Hüseyin’in şahadeti üzerinden tefrika çıkaran bir millet asla olmadık.
AYNI KIBLEYE DÖBEN HERKES KARDEŞİMİZ
Mezhep aidiyetimiz her ne olursa olsun biz “la ilahe illallah” diyen herkes Müslüman mümin olarak gördük, aynı kıbleye dönenleri kardeşimiz olarak gördük, bağrımıza bastık. Biz bu görüşlerimizi ilk kez dile getirmiyoruz. Bölgede her çatışmada anlaşmada biz aklı itidali tavsiye ettik.
ÖMER DEDİĞİMİZ DE ÇILGINA DÖNÜYOR
Öyle bir mezhep anlayışı ki, Ömer dediğiniz zaman çılgına dönüyor. Bizim için Ali bizi asla çılgına döndürmüyor. Tam aksine biz kucaklıyoruz. Biz de Ali de var, Ömer de var, Hasan da var, Hüseyin de var. Hepsi bizim ailemizin içerisinde bizi bütünleştiren isimler, biz buyuz."
Ensonahber